Kuklaları Neden Çok Seviyorum?

Kuklalar ve resimli kitaplar birlikte çok iyi gider. 🖤 Kuklalarla birlikte kitap okumak eğlencelidir!

Parmak kukla, çorap kukla, çubuklu kukla, ipli kukla, kaşık kukla… Bunların hepsi de evdeki basit malzemelerle kolayca yapılabilir.

Kukla oynatmak, kuklalarla öykü anlatmak, kuklalarla birlikte şarkı söylemek çocukların da yetişkinlerin de performans kaygısına iyi gelir.

Kuklalar çocukların dil gelişimine katkıda bulunur. Dinleme, sırayla konuşma becerilerinin gelişimini destekler.

Kuklalar iletişim engellerini yıkmaya, sohbet başlatmaya yardımcı olur.

Kukla oynatıcısını izlemek çocukların farklı bakış açılarını anlamalarına ve farklı (bazen de güç) durumlarla baş etmenin yeni yollarını keşfetmelerine destek olur.

Kuklaların çocukların öykü anlatıcılığında da ayrı bir yeri var. Çocuklar kukla oynatırken hayal güçlerini kullanarak ona bir amaç verir, kukla aracılığıyla bir öykü anlatır, çevreleriyle etkileşim kurarlar.

Kukla oynatmak çocukların yaşantılarıyla, başlarından geçen olaylarla ilgili duygularını ifade etmeleri, yeni duyguları, farklı bakış açılarını sınamaları için araç olabilir.

Çocuklar kuklaları hareket ettirirken el ve göz koordinasyonları da iş başındadır.

Ayrıca, kuklalar aracılığıyla öykü anlatılırken kuklalar öyküyü anlatan kişiyle anlattığı öykü arasında ya da çevredeki insanlarla etkileşim içinde olmanın getirebileceği rahatsızlık arasında psikolojik bir uzaklık oluşturur. Bu da, çocukların kukla oynatırken normalde ifade etmekte zorlandıkları karmaşık duyguları ifade etmelerine ya da sindirmekte zorlandıkları bazı konuları dile getirmelerine yardımcı olabilir.

Sanatın İyileştirici Gücü ve Kardeş Sevgisi Aşkına

virginia wolfBazen insan çok güçlü duygular hissedebilir. Vanessa’nın kardeşi Virginia da bir sabah içine bir kurt kaçmış kadar huysuz uyanıyor: hırlıyor, kimseleri yanında istemiyor. Öyle derin bir hüzne gömülmüş ki, hiçbir şey ilgisini çekmiyor. Virginia, yataktan çıkmak bile istemiyor. Sonunda Vanessa da battaniyenin altına girip Virginia’nın yanına kıvrılıyor. Birlikte camdan dışarı bakarak gökyüzündeki bulutları izliyorlar. O zaman Virginia kardeşine uçmaktan, uçarak gidebileceği Bloomsbury adlı hayali bir yerden söz ediyor.

“Virginia Wolf ya da Kurda Dönüşen Kardeşim”in esin kaynağı, yazar Virginia Woolf ve ressam kardeşi Vanessa Bell’den başkası değil. Kardeş sevgisini, sanatın iyileştirici gücünü anlatan, iyileştirici bir öykü bu. Virginia Woolf’u bilen ya da bilmeyen her yaştan okurun içinde kendisinden bir şeyler bulabileceği katmanlı bir metin.

Öykünün en sevdiğim yönü Vanessa’nın içtenlikle, şefkatle, onu hiçbir şeye zorlamadan kardeşine yardım etmeye çalışması, sonunda bunun sanatla ve yaratıcılıkla şekil bulması. Çünkü bazen sanat yeryüzünde karşılığını bulamayacağımız bambaşka dünyalar yaratabilir. Virginia uyurken Vanessa resim yapmaya başlıyor. Virginia’nın gitmek istediği o harika yeri odalarına dolduruyor. Kremalı kekler, güzel çiçekler ve üzerine tırmanabilecekleri harika ağaçlar yapıyor, tıpkı Bloomsburry’dekiler gibi.

Kitabın çizimleri ruha dokunuyor. Virginia’nın uyandığı ve Ay’a bakıp ulumakla meşgul olduğu için başta Vanessa’nın ne yaptığına dikkat etmediği sahneyi çok seviyorum. Yatağın kenarına tünemiş o şaşkın bakışlı küçük kurda bayılıyorum:

Öyküde Virginia Woolf’un romanlarına, öykülerine göndermeler de var. (“Kew Bahçeleri”ndeki salyangoz, kardeşlerin bir parçası olduğu “Bloomsbury Grubu” ve “saat” gibi. Woolf ve Bell’in ortanca kardeşleri Thoby Stephen’in de adı geçiyor.) Ama bu bir yaşam öyküsü değil. (Zaten, kitaptaki küçük çocuğun hüznü Virginia Woolf’un gençliği ve yetişkinliği boyunca boğuştuğu depresyonu anlatmak için zayıf kalırdı. Klinik depresyon “kendini depresif hissetmekten” ve melankoliden çok farklıdır.)

Sanırım bloguma yazdığım en uzun yazı olacak bu! Öykünün sonunda Virginia iyileşiyor. Bir sonraki gün uyandığında başının tepesinde kurt kulakları yerine kocaman bir kurdele olduğunu görüyoruz… Kyo Maclear’ın Youtube kanalında kitapla ilgili çok tatlı bir tanıtım filmi var. Filmde, Virginia’nınki gibi “kurda benzeyen bir ruh haliyle” karşılaşınca neler yapılması gerektiği anlatılıyor:

Bu bilgece sözlerin Türkçesini yazıp burada yayımlamakta sakınca olmayacağını düşündüm:

“Kurda benzeyen bir ruh haliyle karşılaşırsan sakın korkma. Sakin olman gerektiğini unutma. Bu ruh hali sana aitse ona karşı nazik olmaya çalış. “Merhaba” de ve onu dolaşmaya götür. Seni mutlu eden bütün o yerleri ziyaret ederek başlayabilirsin, kütüphaneyi, pasta dükkânını… Sen onun dikkatini dağıtmaya çalıştıkça kurdun homurdanabilir, ama bir parça homurdanma kimseyi incitmez. Bir uçurtman varsa onu uçur. Başlangıçta alçakta olan her şey yükselebilir. Aniden hızlanarak, havada süzülerek. Kuşları izle. Bir kelebeğin peşine takıl.

Kurda benzeyen ruh hali bir başkasına aitse ona biraz alan aç ve zaman tanı, ve çok sabırlı ol. Bazen kurtların yumuşak bir dille ikna edilmeye ihtiyacı olabilir. Kurt ulumaktan yorgun düşünce ona biraz şeker ikram et. Ya da çilek. Belki de bir kremalı kek.

Yaratıcı ol. Doğaçlama yap. Ve kurda benzeyen bir ruh haline iyi gelebilecek pek çok şey olduğunu asla ama asla unutma: bir sürü ikram, güzel bir sanat kutusu, komik suratlar (bazen), kabarık yastıklar, bir pencere ve bulutlar, bir merdiven resmi, dolaşacak bir alan, turkuvaz renkli kuşlar, şekerden tomurcuklar, sevgi, sevgi, sevgi, ve (son olarak) geniş bir hayal gücü.”

Sözlerin orijinalini şu adreste bulabilirsiniz.

Yaş grubu: 4+
Özgün adı: Virginia Wolf
Yazan: Kyo Maclear
Resimleyen: Isabelle Arsenault
Türkçeleştiren: Gözdenur Çağlayan
Yayınevi: hep kitap
Sayfa sayısı: 32
Birinci basımı: Mart 2017
ISBN: 9786051920436

Anneler Her Zaman Geri Döner

yavru-baykuslarMartin Waddell’in “Yavru Baykuşlar”ı en sevdiğim kitaplardan biri. Çocukların yetişkinlerden ayrı kalma kaygısını konu alan ve onların bu kaygıyla baş etmelerine destek olabilecek kısacık, sımsıcacık bir kitap. Bu zor konuyu yumuşacık bir şekilde ele alıyor, okuyucularını hiç üzmeden de kapanışı yapıyor. Bu yetişkinlerin dünyasına uzak bir konu ama, çizimlerinin tatlılığından, öykünün güzelliğinden mi, yoksa yavru baykuşlara duyulan empatinin çağrıştırdıklarından mı bilmiyorum, bu kitabı okuduğunu bildiğim bütün diğer yetişkinler de ona bayılıyor.

Sedef, Bulut ve Can, üç yavru baykuş bir gece ağacın kovuğundaki yuvalarında uyandıklarında anne baykuşun gitmiş olduğunu görüyorlar. Kaygı içinde yuvadan çıkarak bir dalın üzerine tüneyip anne baykuşu beklemeye başlıyorlar. Anne baykuşun yuvaya dönmesini diliyorlar ve o dönüyor! Sonrası, hop hop zıplama, kanat çırpıp dans etme!

Kitabın sayfalarındaki çizimler kopkoyu renklerde. Çünkü gece orman karanlık ve biraz da ürkünç. Ama çizimler ve öykünün akışı okuyucuları hiç ürkütmüyor. Yavru baykuşların üçü de ayrı büyüklükte olduğu için annelerinin yokluğuna her biri farklı tepkiler veriyor. İçlerinden en küçüğü Can, her bölümün sonunda şu sözleri tekrar ediyor: “Annemi istiyorum!” Birkaç sayfa ilerleyince, Can’ın bu sözleri tam olarak nerede söyleyeceği artık anlaşılmış oluyor. Bu tekrarlar küçük okuyucular için harika. Her bölümün sonunda orayı hep birlikte kıkırdayarak okuyoruz: “Annemi istiyorum!”

Yavru Baykuşlar ilk olarak 1992 yılında Büyük Britanya’da yayımlanmış. O zamandan bu yana da birçok dile çevrilmiş. Kitabın yazarı Martin Waddell, 2004 yılında Hans Christian Andersen Ödülü’nü almış. (Bu ödüle “çocuk edebiyatının nobeli” dediklerini duymuştum.) Kitabın bendeki baskısı 2011 yılına ait ve Kır Çiçeği Yayınları’ndan çıkmıştı. Martin Waddell’ın yine benzer konuları büyük tatlılıkla ele aldığı “Küçük Ayı” kitapları da Kırçiçeği’nden çıkmıştı. Yavru Baykuşlar’ın nefis çizimleriyse Patrick Benson’a ait.

Bu bağlantıdan kitabın ingilizce orjinalinin videosuna erişebilirsiniz.

 

Yaş grubu: 2+
Özgün Adı: Owl Babies
Yazan: Martin Waddell
Resimleyen: Patrick Benson
Türkçeleştiren: Aslı Motchane
Yayınevi: Kırçiçeği Yayınları
Sayfa sayısı: 32
Birinci basımı: Kasım 2011
ISBN 9789944701242

Dünyanın En Güzel Canavar Kitabı

vahsi-seyler-ulkesinde“Vahşi Şeyler Ülkesinde”, hakkında en çok yazılıp çizilmiş ve en sevilen çocuk kitaplarından biri. İlk basımının yayımlandığı 1963 yılından bu yana tüm dünyada 20 milyon kadar satılmış.

Maurice Sendak bu kitapla 1964’te ABD’nin önemli çocuk kitabı ödüllerinden biri olan Caldecott Madalyası’nı almış. “Vahşi Şeyler Ülkesinde” ilk yayımlandığında, öykünün kahramanı olan Max adlı küçük çocuğun annesine yaptığı kabalık, cezalı olarak odasına gönderilmesi, (hayali bir tekneyle) evden kaçışı gibi ayrıntıların ve canavar betimlemelerinin kitabı okuyan çocukları korkutacağını ya da onlara kötü örnek olacağını düşünen bazı yetişkinler kitabı çok olumsuz eleştirmişler. Ama “Vahşi Şeyler Ülkesinde” tam da bu içerik nedeniyle çocukların en sevdiği kitaplardan biri haline gelmiş.

“Vahşi Şeyler Ülkesinde” çocukların kendini tehlikede hissetme, engellenmişlik hissi, korku gibi duyguları tanımalarına, bu duygularla başa çıkmayı öğrenmelerine destek olan bir kitap. Ve bunu çok yalın bir şekilde yapıyor. Kitabın sonunda Max, karanlığı ve korkuyu yenip sağduyulu olmayı ve deyim yerindeyse “insanlığı” seçiyor.

Kitap, Sendak’ın ölümünden iki yıl sonra, 2014 yılında Can Çocuk tarafından yeniden yayımlandı. Redhouse tarafından “Canavarlar Ülkesinin Kralı” adıyla yayımlanan 1984 tarihli basımıysa artık bulunmuyor. “Canavarlar Ülkesinin Kralı”yla ilgili olarak Bir Dolap Kitap’ta çıkmış güzel bir yazıya göz atabilirsiniz.

Bu adresteyse Maurice Sendak’la gerçekleştirilmiş röportajlardan tatlı bir derlemenin Türkçesi bulunuyor. Sendak’ın şu sözleri beni duygulandırıyor: “Çocukların kötü şeyler de olduğunu bilmeleri gerekir. Aynı şekilde etraflarında onları seven ve koruyacak olan insanlar olduğunu ama kötü şeyleri durduramadıklarını da bilmeleri gerekir.

Çocuklar değerlidirler, çünkü masumdurlar. Dünyanın bu kadar kötülük dolu bir yer olduğunu bilmemenin getirdiği kocaman bir masumiyetleri vardır.

Kendimizi kötülükten ayrıştıramayız. Yapamayız, bunu derinden hissediyorum. Dünyada o kadar aptalca şeyler yaşanıyor ki insanda hiç cesaret bırakmıyorlar. Ben günden güne umudumu yitiriyorum. Ve bunu yaşamak istemiyorum. Normal hayatımı sürdürüyorum. Gayet iyiyim. Çalışıyorum. Uyuyorum. Şarkı söylüyorum. Yürüyorum. Ama bu arada umudumu da yitiriyorum.”
where-the-wild-things-are-png-yign7h-clipart

Yaş grubu: 4+
Özgün Adı: Where The Wild Things Are
Yazan ve Resimleyen: Maurice Sendak
Türkçeleştiren: Celal Üster
Yayınevi: Can Çocuk
Sayfa sayısı: 48
Birinci basımı:
ISBN 9789750718595