“Vahşi Şeyler Ülkesinde”, ABD başkanının da en sevdiği kitaplardan biriymiş. 2016 yılı Paskalya tatilinde Obama ve eşi, Beyaz Sarayın bahçesinde düzenlenen yumurta yuvalarlama yarışmasına katılan çocuklara bu kitabı okudu. (Maurice Sendak’ın ölüm yılı olan 2012’de de aynı şeyi yapmışlar.) Bu vesileyle Guardian gazetesinde kitapla ilgili eğlenceli bilgilerden oluşan bir liste yayımlandı:
Sendak bu kitabı tasarlarken Brooklyn’de geçen küçüklüğünden ve anne babasıyla ilişkisinden esinlenmiş. Deneyimleri ve tanıdığı insanlar hakkında bir şeyler yazmak istemiş ve kitapları onun için bir kendini ifade etme biçimi haline gelmiş. (Birçok kereler de kitaplarının “çocuk kitabı” değil, yalnızca “kitap” olduğunu söylemiş.)
Sendak’ın yayımlanmış ilk eseri 1947 yılında “Atomics for the Millions” (Milyonlar İçin Nükleer Fizik) adlı bir ders kitabı için yaptığı çizimlerden oluşuyormuş. Kendi kitaplarını yazıp resimlemeye başlamadan önce başka çocuk yazarlarının kitaplarına da çizimler yapmış.
Kitabın ilk taslağının başlığı “Vahşi Atlar Ülkesinde”ymiş (Where the Wild Horses Are). Kitabın öyküsü de vahşi atların bulunduğu bir ülkeye kaçan bir çocukla ilgiliymiş. Editörü bu fikre bayılmış; ama Sendak at çizemediğini fark edince “Vahşi Şeyler” fikri ortaya çıkmış.
Sendak küçük bir çocukken annesi ona sık sık Eskanazi dilinde “yaban hayvanı” anlamına gelen “vilde çaya” dermiş. Kitaptaysa Max annesi kendisine “vahşi şey!” diye seslendiğinde ona “seni yerim!” dediği için akşam yemeği yemeden yatmaya gönderiliyor.
Sendak “Şeyler”i çizerken onların alışılmış, basmakalıp canavarlar değil özel yaratıklar olmasına çalışmış. Sonradan, çizdiği canavarların çocukluğunda her pazar evlerine öğle yemeğine gelen ve ona sık sık “öyle yakışıklısın ki seni yiyebiliriz” diyen Musevi akrabalarına benzediğini fark etmiş. Gençken akrabalarının dış görünüşü onu eğlendirirmiş ve bu, “Vahşi Şeyler” için esin kaynağı olmuş.
Çocukken Sendak’ın kendisi de bazı akşamlar yemek yemeden yatağa gidiyormuş. Ama onunki bambaşka bir nedenleymiş: annesinin yemeklerini hiç sevmezmiş.
Kitap ilk çıktığında bazı psikologlar kitabın küçük çocuklarda travma yaratabileceğini düşünmüş. O dönemin popüler dergilerinden birinde yazılar yazan bir psikiyatrist, “Vahşi Şeyler Ülkesinde”nin çocuklarda terk edilme korkusuna yol açacağını öne sürmüş. Max’in öfke krizinin kabul edilemez bir davranış olduğunu ama kitapta özendirici bir şekilde gösterildiğini söylemiş. Bu psikiyatrist sonraki yıllarda bu sözleri kitabı hiç okumadan söylemiş olduğunu itiraf etmiş.
“Vahşi Şeyler Ülkesinde”nin birçok uyarlaması var. Örneğin 1980’lerde Sendak ve besteci Oliver Kunssen birlikte çalışarak kitabı bir çocuk operasına uyarlamışlar. Bu opera birçok kez sahnelenmiş. 2009 yılında da kitap Spike Jonze’un yönettiği bir filme uyarlandı ve Sendak da bu filmin yapımcıları arasındaydı.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.